Sosyal Medya

Güncel

90’lara Dönen Siz Olmayasınız?

90’larda merkez medya JİTEM’den bahsetmiyor, onu yok sayıyor, onun günahlarını örtüyordu. Şimdi de aynı merkez medya o muameleyi yine PKK’nın JİTEM’i YDG-H’ye yapıyor. Onu görmüyor, onun silahlarını saklıyor, günahlarını örtüyor.



''Pazar Mahallesi'nde yaÅŸayan ve ‘ismimi yazmayın, korkuyorum’ diyen yaÅŸlı bir kadın gece boyunca yaÅŸananları ÅŸöyle anlattı.''

“Yüzü maskeliler kapımı çaldılar. Ödüm koptu, ben tek başıma yaşıyorum, hastayım. Ömrümün bu son günlerinde başımıza gelenlere bakın”

“Aynı mahallede emekli olduÄŸunu söyleyen baÅŸka bir kiÅŸi olayları anlatırken gözyaÅŸlarını tutamıyor “Ä°ki polisi kapımın önünde öldürdüler. CiÄŸerim yanıyor, bu vatanın evlatları birer birer yere düÅŸüyor. Yazıktır günahtır, bu çatışmalar dursun, artık ne bizim ciÄŸerimiz yansın ne baÅŸkalarının”

“Kürt milliyetçisi olmakla birlikte HDP çizgisinde olmayan biri de ÅŸu tespiti yapmıştı” 

“Eski bir bölge milletvekili, devletin de henüz bütün gücüyle yüklenmediÄŸine iÅŸaret etmiÅŸti” 

“Kürt siyasetinde etkin görevlerde bulunmuÅŸ kiÅŸi  durumu ÅŸöyle özetledi”

“Seçimlerin bölgeye ne getirebileceÄŸini analiz eden sivil toplum örgütlerinden birinin baÅŸkanı, ÅŸu hesabı yaptı”

“Sohbet ettiÄŸim bir esnaf, 'ne olacak' diye sorduÄŸumda, 'bilmem, iyi olmayacak herhalde' dedi”

Cümleler geçen haftalarda Al Jazeera Türkçe sitesinde AyÅŸe Karabat ve Kadir Konuksever’in meÅŸhur ifadeyle bölgeden yaptıkları haberlerden…

Cümlelerin devamlarında ne tesadüf ki isimlerini vermek istemeyenler ya HDP ve PKK’yı eleÅŸtiriyor ya da HDP ve PKK hakkında tarafsız analizler yapıyorlar…

Kürtler için “adını vermek istemeden” görüÅŸ bildirmek yeni bir âdet deÄŸil.

Küçük çaplı bir gazete taramasında karşınıza yüzlerce örnek çıkıyor. Neredeyse yarısı o meÅŸhur 90’lı yıllardan. 1993’te Çiller’le Hakkari’ye giden Milliyet’ten Taha Akyol, kendisine yaklaşıp adını vermek istemeden Kürt kimliÄŸini istediÄŸini söyleyen bir gencin cümlelerini yazmış mesela.

1998’de Genelkurmay’ın bir kısmına üniforma giydirerek bölgeyi gezdirdikleri gazeteciler, bir sokağın kuytusunda kendilerini çekip askerleri ÅŸikayet eden adını vermek istemeyen insanlardan bahsetmiÅŸler yine.

Adını vermek istemeyen Kürtler deÄŸiÅŸmemiÅŸ. Ama Kürtlerin adını vermek istememe nedenleri deÄŸiÅŸmiÅŸ bu yıllar boyunca.

Aslında merkez medya da pek deÄŸiÅŸmiÅŸ sayılmaz. Sadece tepelerinde yazan Türkiye Türklerindir logosundan bahsetmiyoruz.

90’larda merkez medya JÄ°TEM’den bahsetmiyor, onu yok sayıyor, onun günahlarını örtüyordu. Åžimdi de aynı merkez medya o muameleyi yine PKK’nın JÄ°TEM’i YDG-H’ye yapıyor. Onu görmüyor, onun silahlarını saklıyor, günahlarını örtüyor.

Tuhaftır. Temmuzdan bu yana özyönetim ilanlarının ardından silahlarıyla, bombalarıyla ÅŸehir merkezlerinde görünen, hendekler kazan, çatışmalara giren, ÅŸehirleri esir alan, PKK’nın silahlı gençlik yapılanması YDG-H, Hürriyet yazarlarının gündemine sadece 7 kez girebilmiÅŸ. (2 kez Oral Çalışlar, birer kez Taha Akyol, Akif Beki, Verda Özer ve bir kez de mizah malzemesi olarak Ahmet Hakan yazmış) Aynı dönemde Hürriyet yazarları AK Parti Gençlik Kolları BaÅŸkanı Abdürrahim Boynukalın üzerine ise 15 yazı yazmışlar. Son bir ayda Hürriyet’te içinde YDG-H çıkan 41 haber, tek başına Boynukalın geçen 28 haber çıkmış. Ak Parti gençlik kolları, PKK gençlik kollarından daha tehlikeli, daha ciddi bir sorun demek ki…

Bu bilançoya Türkiye medyasında bir tane adamakıllı YDG-H dosyası yapılmadığını eklemeye gerek yok herhalde. Halbuki, tutuklanmalarına haklı olarak karşı çıkılan Vice News’tan gazeteciler YDG-H’yi çekmek için Diyarbakır’daydılar. Wall Street Journal, Cizre’ye Silvan’a kadar gelip silahlı ÅŸehir milisleriyle röportajlar yapıp gitmiÅŸti.

En son France 24 Cizre’ye gidip yüzü kapalı, “ArkadaÅŸlarda tabanca falan vardı, ağır silah yoktu, bombalarla eylemleri yaptık” diyen bir YDG-H’liyle röportaj yaptı.

Cizre’ye giden epey AKP-fobik bir BBC muhabiri de oradan barikatların,  silahlı milislerin fotoÄŸraflarını çekip paylaÅŸtı.

Aynı günlerde Cizre’ye giden içinde ünlü kadın yazarların, gazetecilerin siyasetçilerin, sivil toplumcuların olduÄŸu  Barış için Kadın Dayanışma Grubu’nun HDP’li bir vekil ve baro yetkilisi eÅŸliÄŸinde katıldıkları ÅŸehir turunda ise yazdıklarına bakılırsa bütün dünyanın görmeye geldiÄŸi bu esas “turistik” kısımlar atlanmıştı.

Dünyaya Türkiye’den direniÅŸ hikayeleri pazarlayan örgüt, AKP, ErdoÄŸan, Ä°slam nefretinden gözü silahlı milis falan göremeyecek haldeki ekibe, hazır PKK propaganda makinesinin karşısında gönüllü aptallığa razılarken fazlasını göstermedi demek.

“Vijdan kuaförleri” lafının isim babası yazar örneÄŸin ÅŸöyle yazmış: “Gazze'ye aÄŸlayanlar, gidip orda aÄŸbi ahkamı kesenler; Cizze'yi Gazze'ye çevirmiÅŸler”

Hadi ölen 22 insanın nasıl öldüÄŸü gibi çetin sorularla baÅŸlarını aÄŸrıtmamış, ne denirse inanmış, örgütün onlar için organize ettiÄŸi karşılama törenleriyle idare etmiÅŸler ama sahiden yetenekli yazarlarmış ki içinde tek kelime YDG-H, silahlı milis, özyönetim, özsavunma geçmeden Cizre’ye gidip Cizre yazısı yazmak gibi propaganda da en üst seviyeye varmış bir ANF muhabirine bile nasip olmayacak bir ÅŸeyi becermiÅŸler. DiÄŸer yazıların sadece baÅŸlıklarını verelim: “Cizre, düÅŸman orduları tarafından iÅŸgal edilmiÅŸ gibi”

“Normal ölümü bilemeyen çocukların memleketi Cizre'de bugün ve Türkiye'de yarın!”

Barikatların, çatışma için evleri duvarlarından birbirine baÄŸlayan ÅŸehir gerilla savaşı yöntemlerinin fotoÄŸraflarını çekip bir de üzerine démodé bir katil devlet tiradı geçmek herkese nasip olmaz. Buzdolabında bebeÄŸinin cesedini saklayan anneye ambulansın gelmesine kim engel oldu, Ä°HD’nin bile failini tespit edemediÄŸi kurÅŸunlarla yakınlarını kaybedenlere “kimin kurÅŸunlarıydı” diye münasebetsiz sorular sormanın da zaten yeri ve zamanı deÄŸildi.

Modası geçmiÅŸ aşırı dozda bir hamasetin, vicdan patlamasının, 90’lar edebiyatının Cizrelilere bir faydası olmadığı gibi bugünkü 90’ların, bugünkü JÄ°TEM'lerin üzerini örttüÄŸünün fark etmelerini de beklemiyoruz herhalde.

PKK’yı kırmamak, HDP’ye zarar vermemek için bir zamanlar JÄ°TEM’e yapıldığı gibi YDG-H’ye yokmuÅŸ muamelesi çekerlerken Kandil bile onlar kadar kayıtsız kalamadı meseleye.

HPG’nin başındaki Murat Karayılan örneÄŸin son röportajında ÅŸöyle dedi:

“Benim bildiÄŸim örgüt yönetimimiz 2 kez YDG-H’nin silahtan uzak durması ve silahlanmaması için karar aldı. Her karar alındığında da o genç arkadaÅŸlar uymaya çalıştılar. Fakat sürekli bir biçimde geliÅŸen polis baskıları karşısında ciddi bir zorlanmayı da yaşıyorlardı. Sonuç olarak içinde bir ayrışma yaÅŸandı. GeniÅŸ kitlesel gençlik kesimi yeni bir yapılanmaya giderken, YDG-H olarak kalanlar da illegal bir biçimde mücadelesini sürdürmeye baÅŸladı.”

Hatta, bir Kürt dostu HDP’li Türk solcusu için faÅŸist, içindeki milliyetçi uyanmış, AKP’li ilan edilmeye yetecek ÅŸu eleÅŸtiriler de Karayılan’dan:

“Tabii ki, 'Bu toplumsal çıkış, yani özyönetimlerin ilanı silahlarla olmamalıydı' denilebilir. Bu doÄŸrudur… Yani bu özyönetim ilanı çok doÄŸru ve toplumun kendi demokratik çözüm biçimini ortaya koymasıdır; meÅŸru bir haktır, fakat silah bu kadar öne çıkmayabilirdi.”

35 günlük bebeÄŸin vurularak öldürüldüÄŸünü iddia edecek kadar meseleye daÄŸdan bakan örgüt komutanı kadar bile eleÅŸtirel olamayınca, turun Mardin ayağında Ahmet Türk’ten ÅŸu teklifi duymak da tuhaf gelmemiÅŸtir:

"Sizler de savaşın önüne geçmek için canlı kalkan eylemi gibi iki tarafı da caydıracak eylemler düzenleyebilirsiniz" Kürtlerden özyönetim, komün fantezisine canlı kalkan çıkmadı herhalde YDG-H’li özgürlük savaÅŸçılarını Gazze’deki Ä°srail ordusuna benzettikleri devletle bir dahaki sefere baÅŸ baÅŸa bırakmazlar. Her ÅŸey T24’e yazı yazmakla bitmiyor.

Motivasyon için Dicle Haber Ajansı’ndan “Hendeklerin arkasında komünal yaÅŸam örülüyor”, “Kadının üretici gücü komünlerle ortaya çıkıyor” yazıları ÅŸiddetle tasfiye edilir.

Tabii Kuzey Korece biliyorlarsa.

Tabii kırk yılda bir toplanıp gittikleri Cizre’deki Kuzey Kore fantezilerinden onlara ne ki.

Kürtleri layık gördükleri, JÄ°TEM gibi yok muamelesi çektikleri eli silahlı çetelere, arkaik komün fantezilerine, askerî vesayet sistemine itiraz edip AKP karşısındaki cepheyi dağıtmanın kime ne faydası var. Hem de seçime giderken…

Bu arada 90’lara dönen devlet deÄŸil de siz olmayasınız?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.